Spor ile ilk ne zaman ve nasıl tanıştınız? Bununla ilgili bir hikayeniz varsa bizimle paylaşır mısınız?
Spor hayatımda her zaman olsa da bununla ilgili üç adım var aslında. İlk adım, ben 20 yaşındayken erkek arkadaşımın bana bir gün yolda yürürken “senin bacakların hiç sıkı değil” şeklinde yorum yapmasıydı. Bir kız için kötü bir durumdu bu ve bu yüzden bir fitness salonuna yazıldım. İkinci adım, oğlum Noah in doğumu yani ikinci doğumdan sonraydı. Bu dönemde çok zayıftım. Kızım Zoe ile ilgileniyordum; yorucu bir dönemdi. Hamileliğimin 9. ayında hala spor salonundaydım. Doğumdan sonraki 4. gün spor salonuna geri döndüm; herkes şoktaydı. O dönem yani 35 yaşındayken bir spor eğitmeni ile çalışmaya karar verdim. Eğitmen ile çalıştıktan iki ay sonra, geçen 15 seneden daha fazla sonuç aldım. Bu inanılmaz bir durumdu. Eğitmen profesyonel olan kişilerin bilmediği çok küçük değişiklikler yaptı. Daha ağır kilolar ile antreman yapmamı ve kas yapmam için protein tozu kullanmamı önerdi. Onun dışında bana kardiyo verdi; hemen hemen 20 dk koşuyordum. İnanılmaz sonuç aldım, hakikaten kuvvetlendim. İki sene eğitmen ile çalıştıktan sonra artık bana bir yararı kalmadığını anladım ve son adım eğitmen sertifikası almaktı. Çünkü benden tavsiye bekleyen kişiler oluyordu. Sertifika almadan bilgi paylaşmak olmazdı. O yüzden uluslarası geçerliliği olan American Council on Exercise’ dan sertifika aldım.
Bu dönemde yaptığım antremanları, beslenme şeklimi, nasıl böyle fit olduğumu soranlar oluyordu. Bunun yanında spor salonuna gittiğimde diğer spor yapanları görüyordum. Örneğin bir yandan telefonda konuşurken bir yandan da hiç zorlanmadıkları hareketleri yapıyorlardı. Bu durumdan dolayı da sonuç alamıyorlardı. Bu sebeplerden dolayı blog yazmaya başladım. Önceleri blogda ingilizce yazıyordum. Daha sonra arkadaşım Türkçe’ye çevirmeye başladı. Şu anda Almancası da bulunuyor.
Size yol gösteren kişiler oldu mu? Olduysa bu kişilerin size kattıkları nelerdir?
Annem ve babam ama daha çok annem çünkü kendisi bir sporcuydu. Babam yönetici olduğu için stresli bir işi vardı ama o da haftanın üç günü spor salonuna gidiyordu; 74 yaşında olmasına rağmen hala devam ediyor. Annem biz küçükken evimizin bodrumunda bir spor salonu açtı. Orada arkadaşlarına caz dans dersleri verirdi. Böyle keyifli zaman geçirirlerdi. Annemin daha çok yemek konusunda benim üzerimde etkisi oldu. Sebze, salata gibi sağlıklı besinlerle beslenmemizi istiyordu. Yanlız hergün mutlaka okuldan eve geldiğimizde bir parça çikolata, bir dilim kek gibi istediğimiz birşeyi yiyorduk. Aynı yöntemi şuan ben de çocuklarıma uyguluyorum. Bence canımızın istediği yiyecekler de yenebilir. Ancak genel olarak ben diyorum ki % 80 sağlıklı, % 20 ise canımız ne istiyorsa onu yemeliyiz.
“Hayalindeki Sen” isimli kitabınızın çıkış hikayesi nasıl oldu?
Zaten blog yazıyordum; youtube videoları da yapmaya başlamıştım. Bana sağlıklı yaşam için nereden başlanması gerektiği ile ilgili sorular gelmeye başladı. Ben de bu sebepten rehber niteliğinde bu kitabı yazmaya karar verdim. Örneğin günde 2 saat spor yapıp sağlıksız beslendiğinizde yaptığınız spor boşa gider. Spor yapıp doğru beslenmek de yeterli değil; uyku düzenimiz bozuksa yine fit olamayız. O yüzden uyku düzeni, sağlıklı beslenme, doğru hedef belirleme gibi konuların hepsini bu kitapta topladım. Yanlış hedefler belirlenebiliyor; bazı kişiler kendilerini sevmiyorlar. Kendimizi iyi tanımamız ve kendimize iyi davranmamız lazım. Gerçekçi hedefler koymalıyız. Bu hedefler günlük yada haftalık olmalı; 3 aylık hedef koymak doğru değil. Bunların hepsini kitabımda anlatıyorum.Örneğin ödül sistemi, kriz geldiğinde ne yapmalıyız gibi. Bunun dışında beni diğer yazarlardan farklı kılan sosyal medya gücüm.
Samimiyetiniz de önemli takipcileriniz sizi seviyor.
Evet seviyorlar. Diğer videolarda da spor hareketleri gösteriyorlar ama duygu yok, bu yüzden de sıkılıyorlar ve doğal olarak bırakıyorlar. Ben onlarla konuşuyorum, gülüyorum, Türkçe konuşurken hata yapıyorum. Bu durum onların hoşuna gidiyor ve anlıyorlar ki bu kız gerçekten sporu severek yapıyor ve yaparken eğleniyor.
Ülkemizde insanlar spora zaman bulmakta zorlanıyorlar. Bu konuda ne düşünüyorsunuz?
O yüzden ben kitabımda 4 haftalık program veriyorum. 4 haftadan sonra o kadar inanılmaz sonuçlar alıyorlar ki artık motive oluyorlar. Çünkü örneğin 40 beden giyen bir bayan bir ay benim verdiğim yemekleri yiyip egzersizleri yaparsa bir beden incelir. Bunu gören çevresi “sen nasıl zayıfladın?” diye sorular sorunca bu durum hoşuna gidiyor ve hızlanarak devam ediyorlar. Takipçilerim arasında sadece kızlar değil; erkekler de var. Aşırı kilolu bir erkek takipçim şu anda çok zayıfladığı için yemek yemesini tavsiye ediyorum. Orada artık psikolojik bir problem oluşuyor. Bu sefer de kişiler yemek yemekten korkmaya başlıyor. Sağlıklı beslendiği ve spor yaptığı halde hep kilo alır mıyım korkusu var aklında. Bu durumdaki kişilerin mutlaka bir terapist yada diyetisyen ile görüşmesi lazım.
Spora büyük hevesle başlayıp devamını getirememek de bir sorun. Sporu hayat boyu devam ettirmek isteyenlere nasıl bir tavsiyede bulunmak istersiniz?
Benim için spor bana mutluluk veriyor ve bu mutluluk beni motive ediyor. Diğer kişilerin bu noktaya gelmesi için tavsiyem ise 6-8 dk gibi kısa süren videolarımı yapmaları. Benden 1 saat süren videolar çekmemi bekleyen sıkı takipçilerim de var. Onlar da bu aşamadan geçtiler ve artık belirli bir seviyeye geldiler. Blogumu okuyorlar, tariflerimi yapıyorlar, kitabımı alıyorlar.Sonuç aldıkça hırs yapmaya başladılar. Yeni başlayan bir kişi küçük ölçülerle yapmalı. Mesela ben bu hafta Doris’in 3 videosunu yapacağım gibi. Çünkü orada psikolojik olarak sağlıklı bir başlangıç oluyor. Benim videomu yapınca verdiğim pozitif enerjiyle kek yerine yulaf ezmesi yemeği tercih ediyor örneğin. Haftanın 3 günü 8 dk lık videolar ile sağlıklı bir başlangıç yapmış olur. Sonraki motivasyon, iltifatlar oluyor. Aynaya bakınca kendini daha fit görüyor. Önemli olan başlamak. Türkler sevmeyerek, eğlenmeyerek spor yapıyorlar. O yüzden Doris ile spor yapmak eğlenceli geliyor.
Günlük yaşamınızda denge açısından spora nasıl vakit buluyorsunuz? Yoğun iş temposunda çalışanlar için ne önerirsiniz?
Benim için spor bir öncelik, herkes için de öyle olmalı. Artık herkes yoğun ama bu bir bahane olmasın. Ben şöyle yapıyorum örneğin benim kuaförüm beni üç ayda bir görüyor manikür asla yaptırmam hakikaten başka çarem yok. Zayıflamak isteyen kişi günde 50 dk yürümeli ama vakti olmadığı için yürüyemiyor. O zaman pratik düşünmek lazım, zamanı bölsün. Örneğin otobüsten bir durak önce inip yürüyebilir. Böyle küçük şeyler yapıp biraz daha fazla hareket etmeliyiz.
Beslenme modeliniz nasıl? Ekmek kullanıyor musunuz?
Salata, zeytinyağı olmadan sağlıklı beslenme olabileceğini düşünen kişiler var hala; bu doğru değil. Ekmeği kullanıyorum ama evde kendim yapıyorum. Yaparken tam tahıllı buğday unu, taze maya, fındık, fıstık ile yapıyorum. Tarifi blogumda var. Hergün ekmek yemiyoruz ama örneğin 2 haftada 1 ekmek yapıyorum o bize yetiyor. Her kahvaltıda ekmek yemek yerine bir kahvaltıda omlet, yulaf ya da chia yiyebilirsiniz. Bunların hepsi iyi seçenekler.
Hiç kullanmadığınız, uzak durduğunuz gıdalar neler?
Ben kızartma hiç sevmiyorum. Fast food tarzı yiyecekler yemiyorum ama çocuklarım seviyor o yüzden her pazar akşamı evde kendi hazırladığımız yiyeceklerle pizza, taco ya da hamburger partisi yapıyoruz. Biraz zaman ayırarak evde çok lezzetli ve keyifli yemekler yapabiliriz. Seneye arkadaşımla beraber hızlı hazırlanabilen, kolay ve lezzetli tarifleri içeren bir aile kitabı hazırlıyoruz. Çocukların en sevdiği yemeklerin sağlıklı versiyonları, misafir geldiğinde yapılacak yemekler gibi çok dolu ve güzel bir kitap olacak. İkimizin de aynı dertleri var. İkimiz de sağlıklı beslenmek istiyoruz. Ailemizin de sağlıklı beslenmesini istiyoruz. O yüzden bu kitabı hazırlamaya karar verdik.
Çocuklara spor konusunda verebileceğiniz tavsiyeler nelerdir?
İki yaşındaki bir çocuğu tabiki spor salonuna götürmezsiniz ama mesela onunla saklambaç oynayabilirsiniz. İşte bu bir spor. Örneğin oyun içerisinde çeşitli spor hareketleri gösterebilirsiniz. Bana 13 yaşında olan takipçilerimden “spor yaparsam boyum uzamaz mı?” gibi sorular geliyor. Tam tersi uzamak istiyorsan spor yapmalısın ama herkes sevdiği sporu yapsın. Mesela ben yüzmekten nefret ediyordum. “Sen yüz bu senin için yararlı” dersen daha çok nefret ederim. Küçük bir bebek banyo yaparken keyif alıyorsa tabiki o çocuğu yüzmeye götürmek lazım. Çocuklara alternatif sporları gösterip hangisini seviyorsa ona yönlendirmek lazım.
Spor eğitmenliğinde sizin gibi başarılı olmak isteyenlere tavsiyeleriniz nelerdir?
Mutlaka eğitim görsünler. Eğitim görmeden yanlış yönlendirmeler yapılmamalı. Maalesef sosyal medyada buna benzer örnekler görüyoruz. Türkiye’ de bu alanda ne kadar çok kişi eğitim alır ve bilgisini paylaşırsa bu durum beni o kadar mutlu eder.