Şu an bu satırları okumaya başlayan herkese kocaman bir merhaba. Sizlere aslında görmeyi çok istediğimiz hatta hayatımızın her alanında böyle kişilerin olmasından keyif alacağımız bir mizaçtan bahsetmek istiyorum.Hipertimik mizaç.Umarım seversiniz.
Genelde tanımlarını birbirine karıştırdığımızı düşündüğüm mizaç,karakter,kişilik üçlemesinin ne anlama geldiğiyle başlamak istiyorum.
Mizaç; kişinin davranışının bütün görünümlerini ve dünyayı,insan ilişkilerini algılamasını belirgin biçimde etkileyebilen uzun süreli ve dayanıklı içsel yaşantı şeklinde tanımlayabiliriz. Mizaç,yaşam boyu değişmeyen özelliğimiz! Karakter; doğumdan itibaren mizaca eşlik ederek gelişen bir unsurdur. Küçük yaşlardan itibaren içinde yaşanan toplumun değer yargılarının benimsenmesi ile şekillenir. İnsan, değer yargılarını aynen alıp belli durumlarda taklit etmez. Benimsediği, kendisi ile bütünleştirdiği değerleri ilgili durumlarla karşılaştıkça kendine özgü biçimde uygular. Bu tür davranışlarda ve karakter özellikleri arasında tutarlılık vardır. Örneğin insan, hem dürüst, hem yalancı olamaz! Kişilik ise kişinin mizacının çevresel yani kültür,eğitim, yaşanılan olaylar ve doğuştan gelen cinsiyet,zeka ve biyolojik özellikler gibi etkenlerle etkileşimi sonucu oluşturduğu eylemsel ,zihinsel, duygusal işleyiş ve görünümdür.Kişilik yaşam boyu devam eden ve sürekli değişen dönüşen birşeydir!
Çoğumuz sanki şu an sunu söylüyorr , aaaa ben kişilik hiç değişmez diye biliyordumm, maalesef öyle değil. Mizaç hiç değişmez,karakter dirençli,kişilikse tamamen değişken bir yapıya sahiptir. Mizaçla dünyaya geliyoruz. Hepimiz,çevresel dışsal faktörler sebebiyle de sentetik , olamayan,olduramadığımız naylon kişilikler geliştiriyoruz. Toplumda da bu kişiliklerimizi yansıtıyoruz.Anı yaşadığımızda yaşayabildiğimizde özümüz kendimiz oluyoruz.Yani aslında hepimizin de yüzlerce ben var. Evde anne babamıza karşı bir ben, çocuğumuza karşı bir ben,arkadaşımıza karşı bir ben, eşimize ,sevgilimize,bakkal amcaya,patrona,hastalara karşı bir ben …
Bu benler arttıkça bizler kendimize yabancılaşıveriyoruz.Doğal olarak yaşamımızı zorlaştırıyoruz. Eğer bir başkasına başka şekilde görünmek gibi bir mecburiyetimiz olmazsa , mutluluk; kişinin kendisi olmasına izin verilen yerde yaşamasıdır. Mutluluk doğal olandır unutmayın ! Konudan uzaklaştığımı da sanmayın lütfen. Gelelim hipertimiyeee…
Canlı,hareketli,kımıl kımıl,içi içine sığmayan kişilerin duygu durumudur. Yani enerjileri yüksek ve genelde pozitif insanlar olduklarından hemen hemen her ortamda aranılan,olmasından keyif alınan kişiliktedirler. Günümüzde psikiyatride tanısal bir kriter olmamasına karşın, hipertimi, kişinin belirli bir dönemini karşılayan mani dönemi ya da hipomani dönemi gibi değil; daha çok tüm yaşamını kapsayan bir kişilik mizacı gibi gözükmektedir. Hipertimi, mani ve hipomani gibi atak halinde olmayan bir kişilik mizacı tanımıdır. Daha çok enerjik ve coşkulu, eyleme geçmeye hazır, kendini rahat ifade eden, şakacı, kendine güvenen, çoğunlukla iyimser, çok yönlü, ilgi alanı geniş, planları olan, az uyuyan, libidosu yüksek, rahat, yeniliğe açık olan, müdahaleci olan gibi özellikleri içinde barındırdığı düşünülmektedir. Hipertimi, psikiyatride bir tanı olarak ya da bir tanıyı gerektirecek bir durum olarak düşünülmez. Sadece mizaç olarak düşünülmüştür.Umarım sevdiniz ve okurken keyif aldınız.
Hepimize öncelikle sağlıklı,enerjisi yüksek,keyifli,mutlu,huzurlu,neşeli,pozitif bol güneşli günler ve dostlar diliyorum …
Sevgimle kucaklıyorum.
Dr.Tolunay DEMİRDAMAR
Aile Hekimi
Tıbbi Araştırma Eğitim Derneği Onursal Üyesi