içinde ,

COVID-19 Salgını ve İK Yönetim Sürecine Etkileri

Corona Virüs (COVID- 19) salgını hayatımızın her alanını değiştiren bir salgın oldu. Salgının çalışma yaşamındaki etkilerini incelediğimizde, ülkelerin bu tip bir salgına toplumsal olarak yeterince hazırlıklı olmadığını gördük. Toplumsal sistemi derinden etkileyen bu yeni tip Corona Virüs salgınının çalışma yaşamına etkisi de kaçınılmaz.

Salgın; işletmelerin küçülmeye gitmesi, bazı kronik rahatsızlığı olan çalışanların izne ayrılması ya da uzaktan çalışma yapılması gibi durumlar karşısında işgücü planlamasını tekrardan gözden geçirilmesini gerekli kıldı. İzne ayrılan, işten çıkarılan ve uzaktan çalışma yapılan çalışanlar ile tekrardan iş bölümleri, görev tanımları yapılması gündeme geldi. Bu süreçle alakalı işletmelerde “yeni ekip” kavramı ortaya çıktı ve yeni ekiplerin oluşturulması, işletmenin COVID-19 Salgınına karşı sürdürülebilirliği açısından önemli hale geldi. Temel olarak bu ekiplerin çalışan sağlığı ve güvenliği, tedarik zinciri, müşteri ilişkileri ve finansal kaynakların yönetiminden sorumlu olacak şekilde görevlendirilmesi söz konusu oldu.

Salgın sebebi ile seçme ve yerleştirme süreçleri de daha zor bir hal aldı. Çalışanlar veya adaylar yüz yüze gelmek istememekte ya da uygun hijyenik koşulların oluşturulmasını beklemekte. İnsan kaynakları yönetimi, adaylara karşı salgın sürecine ilişkin yeterli güveni vermiyorsa, bu durum işletmelerin aday bulmasını da zorlaştırıyor.

Yeni pozisyonların oluşması, seçme ve yerleştirme sürecini de etkiledi. Kadrolama sürecinde de benzer sorunlar meydana geldi. Bunlardan bir tanesi de mülakat süreçlerinin online olarak gerçekleştirilmesi. Yapılan araştırmalar, online mülakata yönelik tepkilerin, kuşaklara göre, özellikle X ve Y Kuşağına yönelik farklılık gösterdiğini belirtiyor.

Karşılaşılan bir diğer durum da sosyal ya da daha doğru bir tanımla fiziki mesafe ve maskenin hayatımıza girmesi. Bu konuda adayların mimikleri anlaşılamıyor ve aday tam olarak değerlendirilemiyor. Bunun insan kaynaklarının en önemli işlevlerinden biri olan işe alım konusunda sıkıntı yaratabileceği öngörülüyor. Bunun dışında mülakat sırasında meydana gelen teknolojik altyapı sorunları da bu durumu kötü etkileyebiliyor. İnternet bağlantısında yaşanabilecek problemler ya da aile bireylerinin sessizliğini koruyamamasıyla birtakım aksaklıklar ortaya çıkabilir.

Özellikle bu süreçte okulların uzaktan eğitime geçmesi ve kreşlerin kapatılması sonucu çocukların evlerde kalması, çalışan veya çalışmak isteyen ebeveynlere sorun teşkil ediyor. Salgının artmasıyla birlikte çalışanlarının uzaktan çalışmasını talep eden işletmelerde çalışan performansının objektif bir şekilde değerlendirilmesi zorlaşıyor ve burada insan kaynaklarının süreci nasıl yöneteceği ciddi önem kazanıyor. Çalışanların uzaktan çalışma ya da kısa zamanlı çalışma gerçekleştirmesi işletmeye karşı aidiyet sorunlarını da meydana getirebiliyor. Fiziki bir ortamda yakın ilişkilerin kurulması daha kolay gözüküyor. Bu noktada işletmeler, yeni işe alınan çalışanlarının oryantasyon sürecinde zorluk çekebilir.

Diğer bir süreç olan endüstri ilişkileri yönetiminde ise salgın süreci daha çok çalışan hakları tarafında sorun yaratıyor. Meydana gelen küçülmeler, işten çıkarmalar, ücretsiz izinler çalışanların mağduriyetine neden oldu. Bu konuyla ilgili devlet, bazı süreçlere müdahale etse de yetersiz kalıyor.

Çalışma yaşamına yönelik yapılan son düzenlemeler; telafi çalışma süresinin olağanüstü durumun (salgın, afet vb.) ortadan kalkmasından itibaren, 2 aylık süre içerisinde çalışana telafi çalışma yaptırılması durumu, 4 aylık süre içerisinde yaptırılmak kaydı ile uzatıldı, diğer bir değişiklik ise işverenin işçileri 3 aya kadar ücretsiz izne çıkarabilmesi. Bu süre 6 aya kadar da uzatılabiliyor. Bu süre zarfında işçiye devlet tarafından günlük 39,24 TL ücret ödeniyor. Ücretsiz izne çıkarılan işçiler, bu durumu işten çıkmaları için haklı bir sebep olarak öne süremiyor, bu nedenle işi bırakan işçiye kıdem tazminatı verilmiyor. Bunun yanında bir diğer değişiklik, işverenlerin bu süreçte işçileri işten çıkaramayacak olması. 17.04.2020 tarihi itibariyle İş Kanunun 25/2 maddesi dışında kalan sebepler bağlamında işçinin sözleşmesi 3’er aylık sürelerle 30 Haziran 2021’e kadar feshedilemeyecek. Bunların yanında kısa çalışma ödeneğinden faydalanma koşulları kolaylaştırıldı ve Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından yayınlanan bir genelgede de Corona Virüs, iş kazası veya meslek hastalığı olarak sayılmadı, hastalık kapsamında provizyon alınması gerektiği belirtilmiştir.

Bütün bu yeni süreç ve değişikliklerin çalışan ve işletmelere yönelik daha olumlu bir seyir izlemesi insan kaynakları yönetiminin hassasiyetine bağlı. İşletmeler bu bağlamda çalışanlarının yanında olmalı ve onların haklarını gözetmeli. İnsan kaynakları, çalışma ortamlarını salgına yönelik, çalışanlarını koruyabilecek şekilde ayarlamalı. Koruyucu giysiler, dezenfektanlar, fiziki mesafenin korunması, çalışma ortamının hijyeninin sağlanması, bütün süreçler kontrol altında olmalı. Önceleri sadece iş kazaları ve meslek hastalıkları gündemdeyken, salgın ile birlikte iş güvenliği ve işçi sağlığı farklı bir önem taşıyor.

Öncelikli olarak, çalışma alanının belirlenmesi önemli. Sektör, iş ve çalışanlar uzaktan çalışmaya uygunsa bu işletmenin bu sürece yönelik teknolojik bir altyapı yatırımı yapması sağlanmalı. Çalışanlarını mağdur etmeyecek şekilde gerekli teknolojik araçların, sanal ortamların oluşturulması önemli. Çalışan ebeveyneler var ise onların çalışma saatlerine yönelik esnek düzenlemeler göz önünde bulundurulmalı.

Bu durumda uzaktan çalışma yapılamayacak durumda olan çalışanların sağlıklarını korumaya yönelik gösterilecek hassasiyetin de arttırılması şart. İşletmelerin çalışanlarını bu süreçte yalnız bırakmaması hem psikolojik hem de fiziksel olarak (hijyenik koşulların sağlanması gibi) destek sağlaması ve uygun ortamı yaratması insan kaynaklarının önemli bir görevidir.

Oluşturulacak yeni ekipler salgın sürecine yönelik gerekli eğitimlerle donatıldıklarında sürecin etkin yönetimini sağlayacaklar. Karar alma mekanizmalarında, özellikle işe alım süreçlerinde bürokratik süreçlerin uzaması esnek karar mekanizmalarının oluşumunu gerektiriyor. Bu süreçte yapılan hukuki düzenlemeler sonucunda işletmeler; çalışanların hiçbirinin ayrıcalıklı ya da kayırıldığını düşünmemelerini sağlamalı. Özellikle uzaktan çalışma yapılamayan bir sektörde, çalışanları fazla mağdur etmemek adına öncelikle yıllık izinler kullandırılabilir. İnsan kaynakları bütün çalışanlarına yönelik etik kurallar çerçevesinde davranmalı bu konuya hassasiyet göstermelidir.

İçinde bulunduğumuz süreç hem çalışanlar hem işletmeler açısından zor bir durum. Bu konuda toplum olarak, reaktif çözümler üretebilmek yerine proaktif davranmamız ve bu zor süreci aktif bir dayanışma ile atlatmamız gerekiyor.

Ne düşünüyorsun?

Gizemli Bir Aşk Tasarımı: Memphis

Gecenin Kaosu; Bir Kadın Ağlarken