Kendini hazır hissediyordu fakat ne kadar yüksek olduğunu aşağı bakınca fark etti. Arkadaşının sesiyle dalgınlığından çıktı.
E: Hadi atla.
F: Önce sen atla.
E: Neden korkuyor musun?
F: Evet korkuyorum.
E: O zaman ben atlıyorum.
F: Hayır sen de atlama. Burada yalnız kalamam.
E: Ben de burada kalamam. Sen de atlamalısın.
(Atlar)
Daha çok korkan “Fera” atlama kararı alır ve atlar. Artık korkularını yenmiş ve mutlu olacağı yeni bir yer keşfetmiştir. Suyun verdiği özgürlük onu keyiflendirmiştir. Demek ki daha büyük korkulardı bizi cesaretlendiren ve yeni hayatlar keşfetmemizi sağlayan. Artık bunu biliyordu.
Bir alıntı ile konuya girmek istedim. Hep böyle değil midir? Eğer korkularımız olmasa ilerleyebilir miyiz? Kaybetme korkusu bize çabalamayı; yalnızlık korkusu, iletişim kurmayı; düşme korkusu, dikkatli olmayı; mutsuz olma korkusu, küçük şeylerdeki hazzı; terkedilme korkusu, dirayeti; ölme korkusu, yaşamayı öğretmedi mi bize? Yaşadığın hayatın çok daha kötüleri var. Evet, bunu her insan böyle düşünür, tevekkül eder. Kesinlikle etmeli ama, şu anki durumunu kabul edeceğin anlamına gelmez. Daha iyisini istemeyeceğin anlamına gelmez. Daha kötülerini düşünerek durmanı sağlayacağına, daha iyisini isteyip, cesaretini harekete geçirmelisin. Evet, tabi ki bu hareketin altında yatan bir sürü korkular olacaktır. Ama önüne geçmesine izin vermemelisin!.. Bulutların gelişiyle kaybolur gökyüzü. Bulutların rengi beyazdır fakat kapatır havayı. Ortamı soluklaştırır. Korkularda bulutlar gibidir. Onları dağıtmanın tek yolu harekete geçmektir. Bedel ödemek “cesaretlendiğimiz” noktada başlar. Cesaretle beraber; emek, sabır ve anlayış harekete geçecektir. Yorulacağız, sonunda kaybedeceğiz, belki çok üzüleceğiz fakat “yapmadım” demeyeceğiz. Bu yüzden en sevdiğimiz kelime değil midir “elimden geleni yaptım” demek. Bizi rahatlatmaz mı? Huzurumuzu arttırmaz mı? Tüm bunların temeli de “korkularımızın getirdiği cesaret” değil midir?
Beynimiz her zaman isteklerimize odaklıdır. Ona ne istediğini öğretirsin, beyin de buna odaklanır. Kaybetmeyi öğretirsen, sana onu getirir. Cüretkarlığı öğretirsen, sana bu tavrını sergileyecek olaylar getirir. Korkuları öğretirsin, savunmayı öğretir vs vs. İşte bu hayatın bize, yaşamımıza getirsin diye bizim de beynimize öğreteceğimiz çok şey var.
Eğer istersek farklı hayatlarda, farklı başarılarda, farklı bakışlarda olabiliriz. Rahatımızı bozacağız tabi ki. Zaten hayat o zaman “hayat” olacaktır. Her zaman gülüp, yemek içmekle hayat olmaz. Bunun hepimiz farkındayız. “Ben böyle iyiyim, düzenimi bozamam” dediğiniz an siz hayatınızı sonlandırdınız demek oluyor. Okyanusun içindeyken fanusta yaşanmaz.
Boşuna dememiş Şems-i Tebrizi “Nereden biliyorsun hayatın altının üstünden daha iyi olmayacağını?” Öğrenmek için başlayalım o zaman.
EdA ŞişMaN
16.03.2020 İzMiR