Yazımın ilk kısmında Prag’da seyahatinizi konforlu bir şekilde geçirebileceğiniz detaylarla birlikte turistik noktalara da işaret etmiştik. Ancak şehrin sunduğu peri masalı sadece bu kadar değil. Aslında şehrin tüm sokakları, caddeleri, metroları ve tramvayları “boşver herkesin gittiği yerleri, sokaklarda kaybolmak bile çok güzel” diye bağırıyor. Hal böyle olunca, biz de hiç toplu taşıma kullanmadan her yere yürüyerek gitmeyi tercih ettik.
Bir önceki yazımda kışlarının çok sert geçtiğini söylemiştim, yazları da çok sıcak geçmeyebiliyor. Haziran ayında biz ilk 2 gün üzerimize ceket alarak gezmiştik, sonrasında hava ciddi anlamda ısınmıştı. Yani hangi mevsimde giderseniz gidin mutlaka kıyafet konusunda tedbirli olun.
Aynı zamanda, mevcut Schengen vizesi olmayan ve vize başvurusu yapacak olanlara uyarı, Çek Cumhuriyeti, en zor vize veren ülkelerden birisi. Vizenin sonuçlanması da ortalama 15 iş günü alıyor. Bu nedenle, PRag gezinizle örneğin Viyana’yı birleştirmeyi düşünenlerdenseniz, mutlaka başvurunuzu Avusturya’dan yapın.
Bu notumuzdan sonra, gezimize kaldığımız yerden devam edelim mi?
- Barut Kapısı (Prazska Brana)
Kral Yolu’nun başlangıcı olarak Kabul edilen Barut Kapısı, ziyaretçilerine göz alıcı bir şehir manzarası sunmaktadır. Barut Kapısı’nın sunmuş olduğu manzara, şehre Kuleler Şehri denmesinin de nedenini kanıtlıyor.
- Mala Strana
Charles Köprüsü’nün diğer kısmında kalan Mala Strana aynı zamanda Kafka Müzesi’ne ve şehrin en dar sokağı olarak bilinen Certovka Restaurant’ının giriş yoluna da ev sahipliği yapmaktadır.
- Certovka
Kafka Müzesi’nden sola sönüp devam ettiğinizde Prag’ın En Dar Sokağı’nı göreceksiniz. Bu sokak aslında Certovka Restaurant’ının giriş yoludur. Yol o kadar dar ki başında ve sonunda elektrik lambası var ve geçmek için yeşilin yanmasını beklemeniz gerekiyor.
- Dans Eden Ev (Dancing House)
Prag’ın en meşhur yapılarından birisi olan Dans Eden Ev, aslında bir sigorta şirketinin ofisidir. Ancak yapı itibariyle cam yapının kadına, yanındaki binanın ise erkeği temsil etmesiyle turistlerin en çok ilgisini çeken noktalardan birisidir. Aynı zamanda Dans Eden Ev’e giderken, yol üzerinde Prag Ulusal Tiyatro Binası’nı da ziyaret edebilirsiniz. Bina, ofis olarak kullanıldığı için ziyarete kapalı, ancak en üst katında yer alan restoran misafirlerini ağırlamaktadır. Buradan Vltana Nehirin ve Prag Kalesi’nin manzarasını izleyebilirsiniz.
- Wenceslas Meydanı
Prag’daki en modern noktalardan birisi olan Wenceslas Meydanı, lüsk mağazalar, restoranlar ve eğlence mekanları ile doludur. Aynı zamanda meydandan aşağı doğru indikçe hediyelik eşya satan mağazaları da gezebilirsiniz.Trdelnik dışındaki diğer sokak lezzetlerini tatmak, gece kluplerinde eğlenmek ya da kahve içmek için gezinize ara vermek isterseniz size Wenceslas Meydanı’nı öneririm. Yurtdışı seyahatlerinde Türklerden en çok duyduğum şikayet Türk kahvaltısını bulamamak oluyor. Bizim serpme kahvaltımızın yerini tutmasa da yumurtalı, domatesli, salatalıklı, peynirli sandviçleri bulabileceğiniz Paul isimli restorana uğramanızı tavsiye ederim. Aynı zamanda fiyatları da oldukça uygun.
Wenceslas Meydanı’ndan aşağıda doğru dümdüz indiğinizde yol size yine Eski Şehir Meydanı’na çıkaracaktır. Aynı Meydan’ı gezdikten sonra hediyelik eşyalarınızı satın alabilir ve sonrasında Eski Şehir Meydanı’nda soluklanabilirsiniz.
Yukarıda bahsettiğim yerlerin dışında Belediye Binası, Yahudi Mahallesi, Gucci, Dior, Hermes gibi markaların mağazalarını görebileceğiniz Paris Caddesi, Dünya’nın en eski sinagoglarından birisi olan Old-New Synagogue’u da gezi rotanıza ekleyebilirsiniz.
Aynı zamanda Kampa Park Restaurant’ta bir öğle ya da akşam yemeği eşliğinde Vltana Nehri’nin ve Charles Köprüsü’nün manzarasını izleyebilirsiniz. Ancak, alternatif olması için, köprüyü geçtikten sonra sağ taraftaki merdivenlerden inerek aynı şekilde nehrin kıyısına inebilirsiniz ve orada ördekleri besleyerek aynı manzaranın keyfini ücretsiz de çıkarabilirsiniz.
- Prag Lezzetleri
Ben her gittiğim yerde mutlaka mutfağını da tadarım diyenler için de önerilerimi aşağıda görebilirsiniz.
Trdelnik olarak bilinen Chimney Cake’den bahsetmiştik, Prag’da herkesin yolda yürürken yediği bir tatlı. Sıcak ve şekerli hamurun içine krema ve sizin seçtiğiniz meyvelerle hazırlanmaktadır, tatlı severlere duyrulur.
Louvre Fransız Restoran’ında bir akşam yemeği yemeden dönmeyin, özellikle dana etiyle hazırlanan Çek Mutfağı’na özgü “dumpling” ya da Çekçe “svickova”yı tavsiye ederiz, aynı zamanda fiyatlar da verilen hizmete göre oldukça makul.
Tank-er Restaurant’a rezervasyonsuz gitmeyin ama kesinlikle gidin, şahane hamburgerlerini yerken Prag’ı kuş bakışı izleyebilirsiniz.
Kafta Müzesi’nin yanında bulunan Pernickuv Sen’den zencefilli kurabiyelerden satın alabilirsiniz.
Nase Maso ise şehrin en meşhur steakhouse’u, ancak yukarıdaki tavsiyelere kıyasla pahalı bir restoran.
Dondurma yemek isterseniz, Amorino’yu mutlaka ziyaret edin, gerçek İtalyan dondurması Gelato’nun alasını yapıyorlar.
Bunların yanında, Eating Prague Food Tour’lar mevcut, onlara da katılabilirsiniz, afiyet olsun 😊
yazının ilk kısmı için tıklayın.
https://www.instagram.com/ecemtaneri/
https://www.instagram.com/elminaecem/