içinde ,

Mindfulness ve Sanat

Hayvan ile şu anki mevcut insan ırkını ayıran büyük bir fark bulunuyor : MERAK

Ve sonrasında gelen hayret, şaşkınlık, tutku gibi zengin bir duygular arşivi.

Tüm bunların şiirde ve sanatta dışavurumu ise belki de bizi hayvanlardan ayıran en önemli özellik. Birçok duygularının, yaşamın farkında akıllı insanı da diğerlerinden ayıran tabii 😊

Hissedileni derinden hissetmek, her tür duygunun ve durumunda farkında olmak. Tümünü kabul etmek. İşte tam burada karşımıza çıkıyor bu uyanıklılık hali. Trend olan kelime kullanımıyla “mindfulness” …

Bulunduğun anda, yerde, zamanda, durumda tam ve “şimdi” olma hali. Bir tür tamamen algı açma, tamamen uyanık olmaya geçiş gibi nitelendirebiliriz.

Bir basit olayla açıklamaya çalışayım : Parkta yürüyorsunuz. Tek başınıza. Havayı kokluyorsunuz. Tepede güneşi görüyorsunuz. Isıtıyor. Terliyorsunuz üzerinizdeki montu çıkarıyorsunuz. Çıkarırken kollarınızın farkına varıyorsunuz. Dokunuyor kumaşın teni sizin teninize… Bastığınız zeminin dokusunun farkında olarak, ayak tabanlarınız yürürken baskı uyguluyor zemine. Nefesinizi duyumsuyorsunuz . Temponuz arttıkça kalbinizin atışı hızlanıyor. O esnada aklınıza akşam ne pişirsem diye bir soru geliyor. Soruya takılıp onunla sürüklenmek yerine onu park ediyorsunuz. Aklınızdan atmaya çalışıp onunla mücadele etmeden, barışla… Sonra yürüyüşe hızlıca geri dönüyorsunuz. Terlemeye başladınız. Kalp atışı hızlandı. Susama hissi geldi. Belki bir gülümseme. Etraftaki kedilere , köpeklere bakıyorsunuz. Seyrediyorsunuz görerek, bakarak… İleride bir vapur ıslığı duyuluyor. Karşıdan kahkahalarla birileri geçiyor yanınızdan. “Ne çok güldüler be ne rahatsız edici” demeden, ya da “ay ne güzel eğleniyorlar” gibi pozitif ya da negatif herhangi bir yorumda bulunmadan gözlemliyorsunuz. Hem kendinizi, hem çevrenizi, hem de çevrenizdekileri. Tarafsızca sadece seyrediyorsunuz. Tüm duyularınızı kullanarak, tüm duyuların farkında olarak geçmekte olan o vakti, o anı, “şimdi ve burada”yım hissiyle tüm doluluğuyla yaşıyorsunuz. Zihnininiz ansızın boşalmıyor, hafıza kaybına uğramıyorsunuz ; ancak onunla mücadele içine girmeden düşüncelerinizin sizi esareti altına almasına izin vermeden harika bir VAR olma hali yaşıyorsunuz. Tüm böylesi yaşadığımız anlar bir Mindfulness hali. Tam uyanıklılık, tam bilinç hali. “Dalmışım da görmedim” yok içinde çünkü oradasınız. “Dalmışım da çarptım”yok içinde ; çünkü yapılan her eylem sizin iradenizle şekilleniyor. Bilinç kapasitesinin maksimumda kullanıldığı bir anda olma hali. Hiçbir şey için ek bir çaba ya da çabasızlık yok. Geçmiş düşünceler olmadığından pişmanlık ön sıralara yerleşmemiş; yine gelecek kaygısı baş göstermediğinden durup dururken endişelenme hali de çarpmıyor size. Sakarlık denilen hadisenin en büyük sebebi koluna bacağına bedenine hatta o an orada olmayan zihnine söz geçirememe halidir. Kim orkestrayı yönetiyorsa o yönlendirir. Uyanık bir bilinçli farkındalıkta hepsi sizin komutlarınızla dans ediyor adeta. Size seyretmek düşşüyor sadece bu akışı…

İşte tam da böyle anlarda; nereden çıktığını anlayamadığınız bir şekilde YARATIM gücünüz yükseliyor. Tüm duyular kullanıldığından algılarınız o kadar açık ki başka pencerelerin önündeki sis perdesi aralanıyor. Çocuksu bir merakla incelediğiniz her şeyde size geliveren ilham kaynakları bir sonraki adımda yaratıcılığınızı destekliyor. Yine aynı şekilde yaratım esnasında da mindful kalabilmek mümkün.

Sadece orada o anda kalabilmek… Diyelim bir tıkanıklık yaşadınız. Bunu da kabul ederek bir sonraki basamağa geçmek mümkün. “Tıkandım işte; yine tıkandım; yine olmayacak” diyip tüm gelecek anları bu hisle büyütüp beslemek yerine sadece tarafsızca bu tıkanmayı kabul etmek. Belki biraz metaforik kalacak ama gelen hiçbir pozitif ya da negatif bütünlemeyi özümüzle bağdaştırmamak en önemlisi. “Tıkandım” demek yerine “bir tıkanıklık geldi. Kabul ediyorum” demek… Ben yok yüklemin içinde. Kabullenmek yok. Kabul etmek var. Son derece aktif bir eylem kabul etmek. Kabullenmek daha çok resesif bir edilgenlik içerir. Sanki başka çaremiz yokmuşcasına bir şeyi mecburen olurlamayı. Oysa kabul etmek son derece güçlü bir tercih akışıdır. Varlığımızı bütünüyle kabul ettiğimiz anda, birçok eylemi de tam ve bilinçli bir farkındalıkla gerçekleştirmeye başlayabiliriz.

VE fark ederiz ki; meğer böyle olmayan her zaman biz sadece ayakta uyuyormuşuz….

Ezgi Demir

Eylül 2019

Istanbul

Ne düşünüyorsun?

Bir yanıt yazın

“Yaşıyorum” Diyebilmek İçin…

Blockchain ile hayatınız değişebilir.