Bir dilek tut, dünyanın en güzel yeri olduğunu düşündüğün yerde. Kendini iyi hisset ve bir dilek tut. Sakın bunun için hıdırellezi, mübarek günleri beklemeyin. Ya da kalıplaşmış yerleri seçmeyin. Sadece kendini mutlu hissettiğin yeri seç ve bir dilek tut. İnsanın kendisini en iyi hissettiği yer, onun ibadethanesidir.
Normalde olmasını çok istediğimiz dilekler tutarız. Sevgi gibi zor bir dilek ise gönülden tutulur. Yani “zoru başarırım, imkansız ise zaman alır” diyor ya Ernesto Che Guevara ve ben ona katılıyorum. Zaman almasına razıyızdır…Hele ki bu SEVGİ ise, insan çok uzun zaman bekleyebilir.
Sevgiye kavuştuğumuzda onu illa ki doyana kadar yaşamasak da olur aslında. Hesaplarla, sonu yoklarla, korkularla sevmeye alışkın olsa yüreğimiz ,bugün kimsenin kalbi bu şekilde atmazdı. Hem zaten biz sevdiğimiz hiçbir şeye doyamıyoruz. Buna bu şekilde bakmamak lazım. Ama kimsenin ömrünü bize adamasını istemeyin mesela. Kimse sonsuza kadar diyerek yola çıkma sözü vermesin. Kimseyi sözleri ile tutsak etmeye çalışmayın ya da tutsaklaşmayın. Şahsınıza ‘ayıp olur’ diye bir şey zoraki yapılmasın. Yani biri bir şeyler yapacaksa, sevdiği için yapsın.
Kimse hayatında kimseyi sonsuza kadar aşk ile sevmek zorunda değil. Alışkanlık, paylaşılmışlık, arkadaşlık, yorgunluk, umutsuzluk vb alıyor zamanla yerini. Düzeni bozma korkusu alıyor. Güven sorunu olduğu için başkasını sevmeyerek sevgiyi de tutsak ediyor. ‘Bana yakışmaz ‘ düşüncesinin korkusu ile yok ediyor sevme-sevilme ihtimalini. Bu düşüncelerle çoğu insan hayatını böyle kestirip atıyor. Çoğu kişi birbirine haksızlık ediyor. “Benim sevgim ikimize de yeter” durumu sadece bizleri kandırır. Bunu kimseye yapmaya hakkımız yok. Kimsenin bizi durdurmasına hakkı yok.
Bugün sevgi ile size yol alan kişiye iyi bakın. O sadece kendi bencilliği, isteği değil; size de açtığı yoldur. Mutlu etme, güldürebilme arzusudur. Size ulaşan her bir SEVGİ ve kalbinizin hala sevme olasılığı, dünyadaki şansınızı gösterir. Kabul edip etmemek size bağlı…
Kısaca sevginin gücü ; cıvıl cıvıl bir denizin kayayı sevmesi gibidir. Deniz,Kaya’ya vurdukça küser Kaya Deniz’e. Kızar ve celallenir. Oysa bilmez Kaya, Deniz sevdiği için dokunur ona. Ve kaya Denize kızdıkça yeşillenir; yani yosun olur. Kayada o kadar güzel durur ki yosun, Deniz sevgisi ile kayayı güzelleştirdiğini bilmez bile. Deniz’in yosunlaşan Kaya’ya dokunmasıyla da inanılmaz güzel kokar. İşte o zaman deriz ki mis gibi Deniz kokuyor. Oysa ki mis gibi Kaya kokuyordur. Sevgi kayayı bile değiştirmiş, yosun ile yüzeyini yumuşatmıştır. Ama kaya hiçbir zaman güzelliğini Deniz’in aşkından aldığını bilmez. O güzelleştikçe Deniz, Kaya’yı hala seviyor demektir. Kaya bunu fark ettiğinde o zaman anlayacak bir bütün olduklarını…
Eda SiSMaN İzmiR 06.05.2019